Önceki gün dükkanlarının önünde sohbet eden esnafa kulak misafiri oldum. Çin merkezli e-ticaret devi AliBaba grubunun perakendeye yönelik AliExpress sitesi hakkında konuşuyorlardı. Siteden sık sık alışveriş ettiğini söyleyen esnaflardan birisi kargo parası bile ödemeden Çin’den çok ucuza ürünler satın aldığını anlatırken diğerleri de heyecanla onu dinliyordu.

AliBaba grubu sadece ülkemizde değil dünyada da popülerliğini koruyan ve e-ticaret açısından lokomotif olarak kabul edilen sitelerden birisi durumunda. Ayrıca ilginç bir şekilde ülkemizde pek çok kişi için mikro ölçekli bir gelir kaynağı olma özelliğine de sahip. Instagram başta olmak üzere pek çok sosyal ağda insanlar AliBaba’dan tedarik ettikleri ürünleri oldukça yüksek kâr marjı ile satabiliyorlar. Üstelik, gerçekleşen bu işlemlerin önemli bir kısmı kayıt dışı olduğu için vergilendirilemiyor bile.

AliExpress sitesinde satılan ürünlerin önemli bir kısmı tanınmış markaların ucuz benzerleri. Çin Posta Servisi’nin etkin kullanımı sayesinde uluslararası e-ticaretin önündeki fahiş kargo maliyetlerinin de en aza indirilmesiyle ‘ucuz ürün’ fenomeninin oluşması siteyi her geçen gün daha da cazip hale getiriyor.

Bununla birlikte, geçtiğimiz günlerde bir konferans vermek üzere Süleyman Demirel Üniversitesi’nde gençlerle buluşan bilişim duayenlerinde Bilgi Çağı dergisi genel yayın yönetmeni Atıf Ünaldı ile yaptığımız sohbet esnasında Çin menşeili ‘ucuz ürün’ler ile ilgili ilginç bir endişesinden bahsetti. Ürünlerin birim maliyetini düşürebilmek ve bertaraf edilmesi gereken endüstriyel atıklardan kurtulabilmek için ağır metal atıkları, radyoaktif ya da asbestli materyaller bu ürünlerin üretiminde küçük miktarda bile kullanılsa bu durum dünya çapında büyük sorunlara yer açabilir.

Yasal yollardan ithal edilen ürünlerin belirli standartlara haiz olmasının yanı sıra  satış sonrası hizmetler gibi unsurların yerine getirilmesi istenerek sadece kullanıcıların korunması değil çevre, rekabet unsurları, ilişkili sektörler ve diğer pek çok  faktör kontrol altında tutulmaya çalışılır. Oysa ki, mevcut sistemde denetimsiz olarak ülkemize giriş yapan irili ufaklı pek çok ürün sadece vergi kaybına sebep olmakla kalmayıp insan sağlığından çevre kirliliğine kadar pek çok alanda risk oluşturuyor. Geçtiğimiz yıllarda gazetelerde yer alan Çin’de atık kondomlardan toka ve oyuncak gibi plastik ürünler yapıldığına dair iddialar bu konunun ne kadar ciddi olduğunu, AIDS’ten kansere kadar pek çok hastalığın kontrolsüz giriş yapan ürünler yoluyla kullanıcılara zarar verebileceği konusunda ürkütücü gerçekleri ortaya koymuştu.

O yüzden de yurdumuza denetimsiz giren bu ürünlerin çok küçük bir kısmında bile radyoaktif ya da kanserojen unsurların yer alabilme ihtimalini göz önüne alarak konunun ilgili devlet kurumları tarafından incelenmesi büyük önem arz ediyor.

Yazımı Sosyal Ağlarda Güvenlik konulu konferanslarımda çokça kullandığım bir ifade ile tamamlamak istiyorum:

“Eğer bir ürün size ücretsiz olarak sunuluyorsa, asıl ürün kendiniz olabileceğinizi unutmayın!”

Sevgiyle Kalın!

One Reply to “Sınır Ötesi E-ticaret’in Tehlikeli Yüzü”

  1. Memleketimde denetim mi varmış?
    Var diye iddia ediyorsanız 5 yıl orada çalıştım.

Comments are closed.