Dün bu köşede özellikle 12. ve 16. Yüzyıllar arasında yaygın olarak gerçekleştirilen hayvan idamlarından bahsetmiştim. Tarihin tozlu yaprakları arasında unutulup giden bu absürt uygulamalar arasında en yeni ve en üzücü olanı muhtemelen fil Topsy’in 1500 seyirci önünde kameraya alınan vahşi infazıdır. 1903 yılında gerçekleşen akıllara ziyan bu infazın neden ve nasıl gerçekleştiğini açıkladıktan sonra 100 yılı aşkın zamandır tartışılmaya devam eden bazı ilginç bilgileri de burada sizlerle paylaşmak istiyorum.
Topsy aslında ilk idam edilen fil değil. Dün de belirttiğim gibi yine ABD’de Mary adında bir fil özel bir darağacına asılarak, İngiltere’de ise Chune adında bir başka fil kendisine sıkılan 152 mermiye direnince mızrak ve kılıç darbelerine maruz kalarak öldürülmüştü. Topsy’nin idamını diğerlerinden ayıran özellik ise elektrik verilerek öldürülen tek hayvan olmasının yanı sıra ilk kez kayıt altına alınan idam cezası olmasıdır.
1875 yılında Güney Asya’da dünyaya gelip sirk gösterilerinde kullanılmak üzere gizlice ABD’ye getirilen Topsy o dönem ülkede doğan ilk fil olarak tanıtılıyordu. Diğer sirk hayvanları gibi zorlu ve eziyet dolu bir ortamda eğitilen Topsy bu süreçte agresifleşerek üç yıl içerisinde biri izleyici, biri güvenlikçi diğeri de kendisine eziyet eden sarhoş eğiticisi olmak üzere toplam üç kişiyi öldürünce New York’ta çalıştığı sirkten uzaklaştırılmasına karar verilir.
Topsy’nin agresif davranışları yüzünden hiçbir hayvanat bahçesi onu almayı kabul etmeyince sirk sahibi mecburen onu ötenazi ile infaz etmeye karar verdiğini duyurur. Hayvan sever kişi ve kuruluşların da devreye girmesiyle en az acı çektirecek ölüm şekli olarak son zamanlarda insanlar için de uygulanmaya başlayan elektrikli sandalye sisteminin kullanılmasına karar verilir. İdamı izlemeye gelen 1500 civarında izleyici ve 100 fotoğrafçı ile kameraların huzurunda özel elektrikli platforma çıkarılmaya zorlanan Topsy ikna edilemeyince mekanizma onun yanına taşındıktan sonra sersemletmek için önce zehirli havuçlar yemeye zorlanır. Daha sonra, ayaklarına bağlanan elektrotlara verilen 6600 Volt elektrikle 10 saniye içinde yere yığılan Topsy’nin öldüğünden emin olmak için en az 10 dakika daha elektrik verilmeye devam edilir. Bunun sonucunda da ayakları alev alan zavallı hayvan acı içinde hayatını kaybeder.
Topsy’nin ölüm anının yer aldığı 70 saniyelik görüntülere Youtube ve benzeri video sitelerinden ulaşabilmeniz mümkün. Tospy’nin infazını kameraya alıp tüm Amerika’ya izleten şirketin sahibi ise bizlerin daha çok ampulün mucidi olarak tanıdığımız, gerçekte 1000 civarında patente sahip Edison’dan başkası değildir. Hatta Topsy’e verilen elektrik de Edison’ın kendi adını taşıyan ve bir süre önce General Electric’e devrettiği şirkettir. O yüzden de neredeyse 100 yıldır Topsy’nin Edison’ın ihtiraslarına kurban gittiği iddiaları ciddi bir şekilde tartışılmaktadır.
Doğru Akım’ın (DC) mucidi Edison’ın, dağıtımı kolay olduğu için tüm Amerika’da standart haline gelen Alternatif Akım’ın (AC) mucidi Tesla’ya karşı giriştiği mücadele süresince kendi icadının daha güvenilir olduğunu ispat etmek için uzun yıllar boyunca hayvanlar üzerinde deneyler yaptığı biliniyor. Edison’a göre Alternatif Akım insanlara daha fazla zarar verebilecektir ve bunu ispatlamak için başta köpekler olmak üzere pek çok hayvan üzerinde yıllarca deneyler yaparak onlara elektrik verip ölmelerine sebep olmuştur. Elektrikli sandalyeyi de bu sebeple icat ettiği düşünülen Edison’ın Tesla’dan Alternatif Akım’la çalışan dağıtım şebekesine ait hakları devralan Westinghouse şirketine yenilgiyi hazmedemediği için Topsy’nin Alternatif Akım ile öldürülmesi konusunda öneride bulunduğunu iddia eden çok sayıda eser bulunuyor.
Topsy’nin infazına Edison katılmasa da, kendi şirketinde çalışan mühendislerinden birisinin sistemin kurulması için hazır bulunması ve infazın kendisine ait şirket tarafından bir belgesel olarak kaydedilip önce tüm ülkede izletilmesi sonra da Kongre Kütüphanesi’ne bağışlanması bu iddiaları güçlendiriyor.
Hayvanlara yönelik gerçekleşen ve günümüze kadar ulaşan bu olaylar bence günümüz dünyasında hayvanlara yönelik insanoğlunun davranışlarında yaşanan değişimi gösteriyor. Hayvanlara zarar vermekten çekinen bir insanın insanlara da zarar verebileceğini düşünmüyorum. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı hayvan sevgisi ile yetiştirerek güzel yarınlara katkıda bulunabilmek dileği ile…
Sevgiyle Kalın!